TKP: Göçmen sorunu emek sorunudur
Türkiye Komünist Partisi son günlerde mülteciler üzerinden yürütülen tartışmalar ve yaşanan provokatif saldırılar üzerine bir açıklama yayımladı.
"Göçmen sorunu emek sorunudur" başlıklı açıklamada "TKP, göçmen işçileri sınıf mücadelesinin asli bir unsuru olarak görmekte ve bu mücadeleyi büyütmek amacıyla hareket etmeyi temel görevlerinden saymaktadır" denildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Türkiye Komünist Partisi, göçmen işçileri sınıf mücadelesinin asli bir unsuru olarak görmekte ve bu mücadeleyi büyütmek amacıyla hareket etmeyi temel görevlerinden saymaktadır. Günlük pratiğimizde bu görevin karşılığını vermek her zaman için daha öncelikli olsa da son günlerde mültecilik konusu üzerinden yürütülen tartışmalar ve yaşanan provokatif saldırılar üzerine aşağıdaki açıklamayı kamuoyu ile paylaşmayı gerekli görüyoruz:
1) Türkiye’de halihazırda bulunan göçmenlere yapılan her türlü hak ihlalinin karşısında durmak; göçmen emeği sömürüsüne, mültecilere uygulanan şiddete, baskılara, ırkçılığa, milliyetçiliğe karşı durmak emekten yana olanlar için temel siyasi ve insani ilke olmalıdır. Türkiye’nin sağlık, eğitim, konut, ulaşım, güvenlik, şiddet, kadına yönelik şiddet, gericilik vd. başlıklardaki sorunlarının kaynağı göçmenlerin varlığı değil, bizzat kapitalist iktidarların politikalarıdır. Kapitalist bir ülke olarak Türkiye, eşitlikçi bir düzen kurulana kadar, yedek işgücü ordusunun her daim kenarda tutulacağı bir ülke olacaktır. Dolayısıyla işsizliğin ya da sermayenin emekçileri düşük ücretlere mahkum etmesinin sebebi de mülteciler değil, sermaye düzeninin işleyiş mekanizmasıdır. Keza gericilik de emperyalizmin-kapitalizmin işçi sınıfını manipüle etme araçlarından biridir. Örgütlü, birçok kaynağı harekete geçirmiş bir ideolojidir ve gericilikle mücadele, göçmenlerin herhangi bir dine mensup olması ile kavga etmek üzerinden değil, bu ideolojinin kaynağını kurutmakla mümkün olabilir.
2) AKP’nin yürüttüğü mülteci politikasının, en başta kendisine ve sermayeye çıkar sağladığı unutulmamalıdır. İktidarın ve ortağının attığı her adımın, tavizsiz karşısında olunmalı, halk düşmanlarının söylemlerinde, davranışlarında en ufak bir iyi niyet aranmamalıdır.
3) Düzen muhalefetinin, mültecileri geldikleri ülkeye göre ayıran, ırkçılığa meydan veren ve adeta sırf mülteci oldukları için cezalandırmaya varan açıklamaları ve eylemleri de son derece ikiyüzlüdür. Bu yaklaşımı savunan kişilerin çoğunun kendisi veya çevresi için yurtdışında, emperyalist ülkelerde bir gelecek hayal ettiği de sır değildir.
4) Kapitalizm günden güne çürüyen ve çürüten bir sistemdir. Bu anlamda her geçen günün bir öncekinden daha karanlık ve olumsuz olduğu yargısında bulunulabilir. Ancak “mültecilerden önce” ile başlayan her cümle, hem ırkçılık barındırmaktadır, hem de emek sömürüsünün hız kesmeden sürdüğü, yolsuzlukların, özelleştirmelerin, talanın yaşandığı Türkiye’ye ilişkin bilimsel olmayan bir değerlendirmedir.
5) Her ülkenin kendi kaynaklarını, olanaklarını gerçekçi bir biçimde değerlendirme, kısa ve uzun vadeli merkezi planlamasını buna göre yapma hakkı vardır. Elbette zor durumda kalan, savaştan, yoksulluktan, cihatçılıktan kaçmaya mecbur kalmış insanlar ile olanakları ölçüsünde dayanışmak da devrimci ahlakın ve sosyalizmin bir gereğidir. Bu anlamda bir ülkenin göçmen akışını “nicel” büyüklüklerle kontrol etmesi, “şu kadar mülteciye evet, bu kadarına hayır” demesi söz konusu olmamalıdır. Ancak göçmen politikasının bir ülkenin siyasal-kültürel-ekonomik bütün dengelerini bozacak biçimde emperyalist ülkeler ve burjuva iktidar tarafından kullanılmasına göz yumulamaz. AKP iktidarı geniş bir coğrafyada birçok ülkenin iç işlerine karışarak göç olgusunu tırmandıran bir siyasi öznedir ve göçmenleri kendi ajandası için istediği gibi kullanmaktadır. Böylesi bir göçmen politikasına karşı olmayı ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile eşitleyen yaklaşımlar kolaycılıktır ve liberalizmden beslenmektedir. Dahası, ırkçılığın gelişigüzel kullanıldığı böylesi bir yaklaşım gerçek ırkçılığın mahkum edilmesini de engellemektedir. Bu tabloda komünistler göç olgusunun düzen siyasetinin farklı kutupları tarafından manipüle edilmesine karşı çift yönlü bir mücadele örgütlemek durumundadır.
6) Mülteciler üzerinden emperyalist ülkelerle pazarlık yapılması, insanların hayatlarına karşılık dış borç finansmanı, vize serbestisi vb. beklentileri içine girilmesi, birtakım vaatler için şantaj unsuru olarak “mültecileri sınırdan salarız” gibi insanlık dışı ifadelerin kullanılması en az ırkçılık kadar suçtur, ahlaksızlıktır, onursuzluktur. Mülteciler hakkında hiçbir akçeli pazarlığa girişilmemeli ve uluslararası görüşmeler dayanışma ilkesi üzerinden yürütülmelidir.
7) Irkçı hamaset ve provokasyonlar ülkemize yalnızca daha fazla yıkım ve barbarlık getirecektir. Gelecek kuşakların barış inancı ve insan sevgisi ile yetişmelerini engelleyecek, düşmancıl düşüncelerin hakimiyetine yol açacaktır. Bu, hem yurttaşlarımız hem mülteciler için geçerlidir, kimsenin çocukların zihnini bu şekilde kirletmeye hakkı yoktur.
8) Ülkemizde mülteci sorununun esas nedeni patronların ucuz iş gücü ve kâr iştahı ile birlikte emperyalizm ile işbirliği ve AKP’nin yayılmacı, fetihçi dış siyasetidir. İç ve dış politikada bu yaklaşım terk edilmediği sürece mülteci sorunu tüm emekçi halkların aleyhine büyümeye devam etme riskini taşıyacaktır. Derhal ABD, AB, NATO gibi emperyalist hükümet ve örgütler ile bağlar koparılmalı, bu bağların getirdiği tüm yükümlülükler ve askeri misyonlar sona erdirilmelidir.
9) Türkiye Komünist Partisi, 13. Kongre’de alınan kararın gereklerini yerine getirmeye devam etmektedir. Kongre’nin hemen ertesinde Göçmen İşçi Bürosu kurulmuş ve parti örgütleri, sınıf mücadelesini göçmen emekçilerle birlikte örgütlemek üzere somut adımlar atmaya başlamıştır. Sömürüye, şiddete, ırkçılığa karşı mücadelede birlikte güçlenmek, bunun için gerekli özgün araçları geliştirmek, dil ve iletişim engellerini aşmak, hukuki başlıklarda dayanışmak adına çalışmalarımız sürmektedir. Bu adımların bazılarının kazanımla sonuçlanması sevindirici olmakla birlikte, çok daha fazlasını yapmak gerektiğinin farkındayız. Bu vesileyle partimiz emekçilerin özgürce, kardeşçe, eşitlik içinde yaşayacağı bir ülke için yurtsever ve enternasyonalist ilkelerle mücadele etmeye var gücüyle devam edeceğini bir kez daha ilan eder.