WHATSAP İLETİŞİM
 

ATATÜRK, ZÜBEYDE HANIM ve KADIN HAKLARI ANITI

      İşlerimi bitirmiş, balkona çıkıp, denizi gören köşemdeki her zamanki yerime oturmuştum. Olmazsa olmazım, dizüstü bilgisayarım da masanın üzerindeydi yine. Keyifle, üstünde Atatürk resmi olan bardağımdaki kahvemi yudumlarken, bir yandan da uzaktan görünen denizdeki gelip geçen vapurları, karşı yoldaki arabaları, tramvayı izliyordum. Balkon önündeki apartmanımızın yemyeşil bahçesi, önümüzdeki yoldaki palmiyeler… Çiçek ağaçlarında da kocaman çiçekler açmış, etrafa nefis kokular yayıyordu. Önümüzdeki yolun karşı kaldırımındaki kafe ve lokantalar dopdolu idi. Yol kenarındaki palmiye ağaçları, yemyeşil haldeki çiçekli ağaçlardan yayılan güzel kokular, güller, baharın tüm güzelliklerini sergiliyordu. Her zaman birlikte olduğumuz, 19 yıldır ailemizden bir kişi saydığımız 21 yaşındaki sultan papağanımız Cankuş da, masa üzerindeki kafesin içinde, sanki bahar coşkusu ile, tüylerini kabartarak, etrafa bakıyor, çeşitli sesler çıkarıyor, karşı ağaçta ötüşen kuşlarla konuşurcasına keyifli haldeydi. Bir süre sonra, bilgisayarımı açtığımda, bir haberle sarsıldım. Şöyle ki, son zamanlarda, Karşıyaka’da, Yalıdaki Atatürk-Zübeyde Hanım ve Kadın Hakları Anıtı’nın yıkılıp, yerine birebir 2,5 kat büyütülerek daha görkemli bir anıtın yapılacağı söylentileri dolaşıyordu. İşte o konu, anıtın yıkımı gündeme gelmiş, Karşıyakalıların büyük çoğunluğu tarafından bu duruma karşı çıkılıyordu. Son zamanlarda bakımsız durumdaki anıtımızın, tamir edilerek, yenilenmesi uygun görülüyordu.  Birden geçmiş günlerdeki ilgili anılarımı yeniden yaşarcasına, zaman tünelinde geçmişe yolculuğum başladı… Karşıyaka Ankara Okulu'nda öğretmenliğim yıllarında, sanırım 1972 yılında Karşıyaka’ya yakışan bir anıt düşünülmüştü. Sevinmiş, heyecanlanmıştık. Cumhuriyet’in İlanının 50. Yılının anısına düzenlenen ulusal yarışmada, Karşıyaka Sahili'nde yapılacak anıt yarışmasını birincilikle kazanan mimar Erkal Güngören ve heykeltıraş Tamer Başoğlu tarafından yapılacaktı.  Okul idaresi, bu konuda Karşıyaka Belediyesi'ne katkı vermemiz gerektiğini belirtmişti. Bizler de bu konuyu öğrencilerimize duyurmuş, para toplamıştık. Fakat anıt bir türlü tamamlanamamış, birkaç kez daha para toplamamız istenmişti. En sevmediğim şey, para toplamaktı. Fakat bu konu için değer olduğunu düşünüyordum. Zira bu anıt, Atatürk, Zübeyde Hanım ve kadının önemi, değeri ve hakları konusunda yapılacaktı. Bu konuda Avrupa’dan ve dünyadan daha cesur, ileri adımlar atan Atatürkçü Türkiye Cumhuriyeti’nin bir simgesi olacaktı. Uzun bekleyişlerden sonra anıt tamamlanmıştı. İlk gördüğümde çok beğenmeme rağmen, içimden bir düş kırıklığı yaşamıştım. Sanki daha büyük, heybetli bir anıttı düşündüğüm. İç sesimle kendimi yatıştırmaya çalışıyor, “Ne yani, Anıt Kabir gibi mi olmasını bekliyordun” diyordum. Sonraki yıllarda hep gururumuz olmuştu anıtımız. Törenler orada yapılıyor, çelenkler konuyordu. Gençlik yıllarımdaki pek çok anımı, orada yaşamıştım. O yıllarda ülkemizde renkli fotoğraf, hele de film çekimi hiç görülmezdi. En yakın arkadaşımın evi oradaydı. Onunla buluştuğumuzda, Karşıyaka Yalı Boyu yürüyüşler yapardık. Bir defasında yeğeni olan genç, Almanya’dan gelmişti. Anıtın önünde filmimizi, renkli fotoğraflarımızı çekmişti. Öylesine mutlu olmuştuk ki… Zaman içinde, başka şehirlerden Karşıyaka’ya gelen konuklarımızı götüreceğimiz yerlerin başında, Zübeyde Hanımın mezarı ve sahil şeridindeki anıtımız gelirdi. Sonraları oradan geçerken hep gülümseyerek anımsadığım, bazı kişilere de anlattığım anı ise ilginçti... 40 yıl önce, yeni nişanlanmıştım. Eşim işi nedeniyle uzaklarda idi, Karşıyaka’yı da birkaç kez gelen kişi olarak pek tanımıyordu. İki günlüğüne gelmiş, uzak bir ildeki işine gidecek, kısa süre sonra düğünümüz için geri dönecekti. O gün yalıda yürüyüş yaparken, anıtı tanıtmış, bir rehber edası ile uzun uzun bilgiler vermiştim. “Bu anıtımız, yerden başlayarak artan bir eğimle yükselen düşey elemanlar ile, çiğnenmekte olan kadın haklarının, Atatürk ve kurduğu Cumhuriyet ile yücelmeye başladığını simgelemekte. Anıt, kadının önemi, değeri ve hakları için Avrupa’dan ve dünyadan daha cesur ve ileri adımlar atan Atatürkçü Cumhuriyet’in bir simgesidir. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, rahatsızlığı nedeni ile, deniz havası olan İzmir-Karşıyaka’ya gelişi, Latife Hanım köşkündeki geçirdiği günler…" Anlattıklarımı dikkatle dinliyordu. Sonra anıtı nasıl bulduğunu sordum. Cevabı şu oldu. “Bak parmağı ile Karşıyaka’yı gösteriyor. Güzel kızlar burada. Siz de benim gibi İzmirli kızlarla evlenin…” Beklemediğim bu yoruma, kahkahalarla gülmüştüm. İnsanlar akıp geçen zamanlar içinde, uzun yaşlar aldıkça, ne çok anılar biriktiriyor. İçimi bir ince hüzün kaplamıştı. Öyle ki balkondan gördüğüm güzellikler gölgelenmişti. Facebook taki bu konudaki haber ve yorumları okumaya başladım. Bu yorumlardan biri, ne de güzel anlatmıştı konuyu. Arkeolog Doçent Dr Barış Gür, “Anıtlar kentlerin geçmişlerinin birikimi, ortak kentlilik bilincinin oluşmasında ve kaynaşmasında özel bir rolü olan, çevresinde hatıralar biriktirilen, bu hatıraların sonraki nesillere aktarılmasında fiziksel ve somut bir işlevi olan toplumu bütünleştirici yapılardır. Bu yönüyle bir bakıma anıtlar yarınlara taşınan geçmişin hafızalarıdır.” Sonraki günlerde konu artık televizyonlarda, haberler bülteninde de anlatılmaya başlandı. Dün yıkım başlamış. Canlı yayında protesto gösterilerini de izledim. Bir yandan içimden kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Tramvaya da şiddetle karşı çıkmıştık. Aylar boyu geçen süre içinde ulaşım sıkıntısı çekmiş, yol yapımı nedeni ile toz toprak içinde, kazılan yollardan atlayarak, zorluklar içinde yürümüştük. Şimdi tramvayın sağladığı kolaylığı ve mutluluğu yaşamaktayız. Anıt konusu da olumlu sonuçlar alır mıyız? Fakat o kadar masraf edildi, yenisi yapılırken de yine harcanacak paralara yazık olmayacak mı? Gönül ister ki, tamir edilip, pırıl pırıl, yepyeni hale getirilsin o güzel anıtımız…
Ekleme Tarihi: 03 Haziran 2017 - Cumartesi

ATATÜRK, ZÜBEYDE HANIM ve KADIN HAKLARI ANITI

      Karşıyaka Anıtı

İşlerimi bitirmiş, balkona çıkıp, denizi gören köşemdeki her zamanki yerime oturmuştum. Olmazsa olmazım, dizüstü bilgisayarım da masanın üzerindeydi yine. Keyifle, üstünde Atatürk resmi olan bardağımdaki kahvemi yudumlarken, bir yandan da uzaktan görünen denizdeki gelip geçen vapurları, karşı yoldaki arabaları, tramvayı izliyordum. Balkon önündeki apartmanımızın yemyeşil bahçesi, önümüzdeki yoldaki palmiyeler… Çiçek ağaçlarında da kocaman çiçekler açmış, etrafa nefis kokular yayıyordu. Önümüzdeki yolun karşı kaldırımındaki kafe ve lokantalar dopdolu idi. Yol kenarındaki palmiye ağaçları, yemyeşil haldeki çiçekli ağaçlardan yayılan güzel kokular, güller, baharın tüm güzelliklerini sergiliyordu.

Her zaman birlikte olduğumuz, 19 yıldır ailemizden bir kişi saydığımız 21 yaşındaki sultan papağanımız Cankuş da, masa üzerindeki kafesin içinde, sanki bahar coşkusu ile, tüylerini kabartarak, etrafa bakıyor, çeşitli sesler çıkarıyor, karşı ağaçta ötüşen kuşlarla konuşurcasına keyifli haldeydi.

Bir süre sonra, bilgisayarımı açtığımda, bir haberle sarsıldım. Şöyle ki, son zamanlarda, Karşıyaka’da, Yalıdaki Atatürk-Zübeyde Hanım ve Kadın Hakları Anıtı’nın yıkılıp, yerine birebir 2,5 kat büyütülerek daha görkemli bir anıtın yapılacağı söylentileri dolaşıyordu. İşte o konu, anıtın yıkımı gündeme gelmiş, Karşıyakalıların büyük çoğunluğu tarafından bu duruma karşı çıkılıyordu. Son zamanlarda bakımsız durumdaki anıtımızın, tamir edilerek, yenilenmesi uygun görülüyordu.

 Birden geçmiş günlerdeki ilgili anılarımı yeniden yaşarcasına, zaman tünelinde geçmişe yolculuğum başladı…

Karşıyaka Ankara Okulu'nda öğretmenliğim yıllarında, sanırım 1972 yılında Karşıyaka’ya yakışan bir anıt düşünülmüştü. Sevinmiş, heyecanlanmıştık. Cumhuriyet’in İlanının 50. Yılının anısına düzenlenen ulusal yarışmada, Karşıyaka Sahili'nde yapılacak anıt yarışmasını birincilikle kazanan mimar Erkal Güngören ve heykeltıraş Tamer Başoğlu tarafından yapılacaktı.

 Okul idaresi, bu konuda Karşıyaka Belediyesi'ne katkı vermemiz gerektiğini belirtmişti. Bizler de bu konuyu öğrencilerimize duyurmuş, para toplamıştık. Fakat anıt bir türlü tamamlanamamış, birkaç kez daha para toplamamız istenmişti. En sevmediğim şey, para toplamaktı. Fakat bu konu için değer olduğunu düşünüyordum. Zira bu anıt, Atatürk, Zübeyde Hanım ve kadının önemi, değeri ve hakları konusunda yapılacaktı.

Bu konuda Avrupa’dan ve dünyadan daha cesur, ileri adımlar atan Atatürkçü Türkiye Cumhuriyeti’nin bir simgesi olacaktı.

Uzun bekleyişlerden sonra anıt tamamlanmıştı. İlk gördüğümde çok beğenmeme rağmen, içimden bir düş kırıklığı yaşamıştım. Sanki daha büyük, heybetli bir anıttı düşündüğüm. İç sesimle kendimi yatıştırmaya çalışıyor, “Ne yani, Anıt Kabir gibi mi olmasını bekliyordun” diyordum.

Sonraki yıllarda hep gururumuz olmuştu anıtımız. Törenler orada yapılıyor, çelenkler konuyordu. Gençlik yıllarımdaki pek çok anımı, orada yaşamıştım. O yıllarda ülkemizde renkli fotoğraf, hele de film çekimi hiç görülmezdi. En yakın arkadaşımın evi oradaydı. Onunla buluştuğumuzda, Karşıyaka Yalı Boyu yürüyüşler yapardık.

Bir defasında yeğeni olan genç, Almanya’dan gelmişti. Anıtın önünde filmimizi, renkli fotoğraflarımızı çekmişti. Öylesine mutlu olmuştuk ki…

Zaman içinde, başka şehirlerden Karşıyaka’ya gelen konuklarımızı götüreceğimiz yerlerin başında, Zübeyde Hanımın mezarı ve sahil şeridindeki anıtımız gelirdi.

Sonraları oradan geçerken hep gülümseyerek anımsadığım, bazı kişilere de anlattığım anı ise ilginçti...

40 yıl önce, yeni nişanlanmıştım. Eşim işi nedeniyle uzaklarda idi, Karşıyaka’yı da birkaç kez gelen kişi olarak pek tanımıyordu. İki günlüğüne gelmiş, uzak bir ildeki işine gidecek, kısa süre sonra düğünümüz için geri dönecekti. O gün yalıda yürüyüş yaparken, anıtı tanıtmış, bir rehber edası ile uzun uzun bilgiler vermiştim.

“Bu anıtımız, yerden başlayarak artan bir eğimle yükselen düşey elemanlar ile, çiğnenmekte olan kadın haklarının, Atatürk ve kurduğu Cumhuriyet ile yücelmeye başladığını simgelemekte. Anıt, kadının önemi, değeri ve hakları için Avrupa’dan ve dünyadan daha cesur ve ileri adımlar atan Atatürkçü Cumhuriyet’in bir simgesidir. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, rahatsızlığı nedeni ile, deniz havası olan İzmir-Karşıyaka’ya gelişi, Latife Hanım köşkündeki geçirdiği günler…"

Anlattıklarımı dikkatle dinliyordu. Sonra anıtı nasıl bulduğunu sordum. Cevabı şu oldu.

“Bak parmağı ile Karşıyaka’yı gösteriyor. Güzel kızlar burada. Siz de benim gibi İzmirli kızlarla evlenin…”

Beklemediğim bu yoruma, kahkahalarla gülmüştüm. İnsanlar akıp geçen zamanlar içinde, uzun yaşlar aldıkça, ne çok anılar biriktiriyor.

İçimi bir ince hüzün kaplamıştı. Öyle ki balkondan gördüğüm güzellikler gölgelenmişti. Facebook taki bu konudaki haber ve yorumları okumaya başladım. Bu yorumlardan biri, ne de güzel anlatmıştı konuyu. Arkeolog Doçent Dr Barış Gür, “Anıtlar kentlerin geçmişlerinin birikimi, ortak kentlilik bilincinin oluşmasında ve kaynaşmasında özel bir rolü olan, çevresinde hatıralar biriktirilen, bu hatıraların sonraki nesillere aktarılmasında fiziksel ve somut bir işlevi olan toplumu bütünleştirici yapılardır. Bu yönüyle bir bakıma anıtlar yarınlara taşınan geçmişin hafızalarıdır.” Sonraki günlerde konu artık televizyonlarda, haberler bülteninde de anlatılmaya başlandı. Dün yıkım başlamış. Canlı yayında protesto gösterilerini de izledim.

Bir yandan içimden kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Tramvaya da şiddetle karşı çıkmıştık. Aylar boyu geçen süre içinde ulaşım sıkıntısı çekmiş, yol yapımı nedeni ile toz toprak içinde, kazılan yollardan atlayarak, zorluklar içinde yürümüştük. Şimdi tramvayın sağladığı kolaylığı ve mutluluğu yaşamaktayız.

Anıt konusu da olumlu sonuçlar alır mıyız?

Fakat o kadar masraf edildi, yenisi yapılırken de yine harcanacak paralara yazık olmayacak mı?

Gönül ister ki, tamir edilip, pırıl pırıl, yepyeni hale getirilsin o güzel anıtımız…

Karşıyaka Anıtı

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve karsiyakalim.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.